Metin, Substack platformunun girişimciler ve içerik oluşturucular için nasıl yeni bir kişisel markalaşma alanı haline geldiğini tartışıyor. Substack, geleneksel medyanın sağlayamadığı bir şekilde içerik oluşturucuların okuyucularıyla doğrudan bağlantı kurmalarına olanak tanıyor. Özellikle D2C (doğrudan tüketiciye) markalarının kurucuları, bu platformu kişisel markalarını oluşturmak ve potansiyel müşterilerle daha samimi bir şekilde etkileşimde bulunmak için kullanıyorlar. Sosyal medyanın ve kısa videoların tüketici dikkatini dağıttığı bir dönemde, blog yazarlığı yeniden popüler hale geliyor.
Substack’in avantajları arasında, içerik oluşturucuların kazandıkları kitleyi başka platformlara taşıyabilmeleri ve daha küçük bir abone tabanıyla bile sosyal medyadan daha kolay para kazanabilmeleri yer alıyor. Ancak, kişisel marka ile şirket markası arasındaki sınırın bulanıklaşması ve yatırımcıların ROI (yatırım getirisi) endişeleri gibi dezavantajlar da mevcut.
Pazarlama alanında çalışanlar için bu makale, Substack’in nasıl etkili bir kişisel markalaşma aracı olabileceğini ve bu platformun doğru kullanıldığında nasıl müşteri kazanımına katkı sağlayabileceğini vurguluyor. Substack, özellikle moda, güzellik, sağlık ve gıda & içecek sektörlerinde, kurucu-influencer’ların takipçilerini ürünlerini satın almaya yönlendirebileceği bir platform olarak öne çıkıyor.
